iZombie

iZombie'nin 2. sezonu başlamasıyla iZombie yolculuğum da başlamış bulunmakta. Tüm yaz boyunca ne zaman başlayacak, nerde kaldı gibi kafamda deli sorularla sıkıldım durdum. Ama neyse ki bu hafta 2. sezon başladı. Dizinin başrolünde Olivia "Liv" Moore karakteriyle Rose McIver yer alıyor. Pek tanınan bir yüz olmasa da McIver kesinlikle bu dizi için yaratılmış diyebilirim. Kendisini ilk kez Cennetimden Bakarken adlı filmde görmüştüm iZombie'de görünce aaa şu kız şuradaki kız değil mi dedim kendi kendime :)

Asistan doktor olan Liv, gece işten çıktıktan sonra bir bot partisine katılmıştır. İşte her şey o parti ile başladı, partide ütopyum adlı malzemeyi kullanan insanlar enfekte olmuş birer beyin kemiren zombilere dönüşmüşlerdir. Liv, zombiye dönüşmesiyle işini ve nişanlısını kaybetmiştir. Açlığını bastırabilmek için adli tabip olmuş oraya gelen cesetlerden beslenmektedir. Yediği beyinlerin etkisi olarak geçici süreliğine o kişinin kişilik yapısına bürünebiliyor ve o kişinin nasıl öldüğüne dair küçük ipuçları olarak öngörüler görmektedir. Liv, bu öngörüler sayesinde polis departmanında çalışan dedektif Clive Babinaux'la iş birliği yapıp cinayetleri çözmektedir.

2. sezon, "Zaman tüm yaraları iyileştirir." Sözüyle başlıyor. Zaman gerçekten tüm acılarımızı, üzüntülerimizi alıp götürebilir miydi? Pamuklara sararcasına sarıp sarmalayan birer yara bandı olabilir miydi? Bence zaman, acılarımızı unutabilelim diye içimizde bir yerlerde en derine saklamak için yardımcı oluyor.

Her bölümde farklı ölümler farklı hikayelerin, olayların olması diziyi izlenebilir hale getiriyor. iZombie tavsiye edebileceğim diziler arasında sevdiğim bir dizi. Benden bu kadar bir diğer yazımda görüşme üzere hoşça kalın.